Bol Bilim bir yaşında

Aralık 2014. Hava soğuk ve kapalı. Ben kendimi divana çok yakın hissediyorum. Pınar ise planlarımızın peşinde. “Konuştuk o kadar, hadi başlayalım,” diyor. Oysa ben bol bir eşofman giyme taraftarıyım. Bol bir eşofman? Bilim sayfası? Eşofman. Sayfa. Bol. Bilim. Bol Bilim!

Ayağa bir fırlayışım var, aklınız şaşar…

Yok be atıyorum. Eşofmanı giydim, çayı koydum. Pınar da haklı diye düşünüyorum bir yandan. O gün başladık. Bir yıl geçti. Bu yazı dahil 46 yazı yayımlandı Bol Bilim’de.Evet 46. Neredeyse her haftaya bir yazı düşüyor. Makale, proje yazma, tamam; ders verme, sunum yapma kısımlarını da hatırlıyorum. Ya diğer konular? Şunlara bir göz atmanın vakti geldi. Hem 2016 yazıları için de feyzalırız belki.

Rutin işler

Araştırma, araştırma, araştırma. Çok lafı geçiyor bizim sayfada. İyi de nedir bu araştırma, nereden başlanır? Kesin bir cevap zor ama bir soruyla pekâlâ başlanır. Pınar da öyle demiş zaten. Literatür özeti de kesin yardımcı olacaktır. Başa beladır ama cloudyapılması evladır.

Bu araştırma denen meret uzun sürüyor. Hele konuya göbeğinden dalınca gün be gün yaptıklarını unutuyor insan. Üstüne bir de deney yapıyorsan mutlaka detaylı notlar almalı. Tekrarlanabilir araştırma konusuna, Pınar el attı. Deney dedik ama teoriyi unutmayalım. Şu bir gerçek: Çoğu insan teoriden ürküyor. Cem ise ürkmüyor. Biz de ondan yazmasını rica ettik. Eksik olmasın; nasıl teori yapılırı tafsilatıyla anlattı.

Artık araştırmaların önemli bir kısmı gruplardan çıkıyor. Bir soru üzerinde birkaç kişi çalışmanın keyfi ayrı. Ben de epeydir öyle çalışıyorum. Bir araştırma grubu kurma konusuna başlarda değinmişim. Sonra da kendi grubumla yapmaya çalıştıklarımızı anlatmışım. Tabii diğer gruplar ile yardımlaşma ve karşılıklı ziyaretleri ayarlamak da önemli.

Uğraş dur. Kafa patlat. Uyuma. Yorar insanı. Fakat güzel sonuçlar aldın mı işte o zaman hepsine değer. Şimdi o sonuçları makaleye dökmeli. Pınar makale yazarken takip ettiği yolu anlatmış. Bense bir makaleyi nasıl bölümlediğimi anlattığım bir video hazırlamışım. Tek olduğum için başı-sonu belli düzgün bir kayıt çıkmış ortaya. Sonra birlikte denediğimiz ama tam bir fiyasko olan başka video deneyimimiz daha var. Ona birazdan geleceğim.

21.070.360 kez daha izlenirse yakalıyorum

21.070.360 kez daha izlenirsem Lego kutusunu açan veledi yakalıyorum

Bu ülkede yetişince yazmayı iyi bilmiyoruz. Öğrenilmeyecek şey değil muhakkak. Kullandığımız birkaç kaynağı ve öğrencilerime uyguladığım birkaç numarayı bir yazıda toplamışım. Arada nazik bir konuyu da ele almışız: Yazarların isim sıraları. Önce video çekelim demişiz. Hani fiyasko dediğim video. Sonra diyalog olarak yazmışız.

Makale hazırlama söz konusu olunca insanın aklına hangi dergiye göndermeli sorusu geliyor. Vakit geçirmeden dergi seçme konusunda bir yazı yayımlamışız. Yazdık, dergi seçtik, gönderdik.  Sıradaki konu hakemlik müessesi. Peki ya hakem raporları gelince ne yapmalı? Yorumları göğüslemeyi Pınar anlatmış. Bense o travmayı atlattıktan sonra nasıl cevap yazmalı konusuna girmişim.

Hepimiz yazıp çiziyoruz, planlar yapıyoruz. Zamanı en iyi şekilde değerlendirme Pınar’dan sorulur. Kendi kullandığı araçları daha ilk yazısında listelemişti. Bense kendi kullandıklarımı, özellikle açık kaynaklı olanları yazdım.

Ve tabii dersler… İlk yazılardan birini sıfırdan ders hazırlamaya ayırmışız. Peşi sıra sunum hazırlamayla ilgili birkaç tüyo vermişiz. Hazır sunum yapmaktan bahsediyoruz, konferanslara geçebilirim. Pınar geçen mayısta dev bir konferans düzenledi. Tecrübelerini de taze taze Bol Bilim için yazdı. Yaz gelince de ben bir konferansa gittim. Öncesi ve sonrasında yaptıklarımı hoca gözüyle özetledim. Yüksek lisans öğrencisi gözüyle başından geçenleri ise keyifli bir yazıyla Fatma anlattı.

Her akademik fani bir gün proje yazacak. Özellikle bu işe yeni soyunacaklar için bir yol haritasını daha birkaç hafta önce yayımladık. Proje yazma konusunda zaman içinde öğrendiğimiz püf noktalarını ise Bol Bilim’in emekleme dönemlerinde zaten vermiştik.

Hayat

turkiye

Türkiye (kaynak)

Türkiye’de nasıl bir yılı geride bıraktığımız ortada. İnsan ister istemez her şeyi sorguluyor. Böyle zamanlardan birinde Elif, akademisyenliği neden seçtiğini anlattı bize. Başka bir zaman sıra bana geldi.  Hepimizi ezen gündemle başa çıkmak için kullandığım reçetemi yazdım. Yalnız değiliz elbet. Bunu biliyoruz fakat sık
sık unutuyoruz. Kolayca hatırlayalım diye başka bir yazıda aynı yolun yolcusu olduğumuzu not düştüm.

Bir de etrafımızda gördüklerimiz var. Dürüstlüğü mumla aradığımız zamanlar çok oluyor. Hele akademide. Konunun ne kadar üzerinde durulsa azdır diyerek Elif’ten yardım istedik.  O da sağolsun, bizi kırmadı ve üniversitede işlediği dersi bir yazıda topladı.

Bir yandan da hayat devam ediyor. Bizim gibi yerleşik düzene geçince hep bir koşturma hali, hayatın yeni düzeni oluveriyor. Üzerine bir de çocuklar ekleniyor. Tam kaos!  Evet, hengâme büyük ama bir dayanışma hâlâ mümkün. Pınar hem o dayanışmayı, hem de kendi çocuklu hayatını  yazdı. Sonra da ekledi: Tüm bunlar olurken yorgunluk sinsice bizleri tüketiyor. Onun için bazen işlere ara verip, fişi çekmeli.

Hocalar için böyle de, öğrenciler için hayat kolay mı? Aksine.  Daha üniversiteye girerken sosyalci, fenci diye yapay bir ayrışma dayatılıyor. Sınav öncesi tanıtım günlerine koşuyor, sorularına cevapları hocalardan duymak istiyorlar. Üniversiteye girdikten sonrası da iki şeritli asfalt yol değil ki. Bayağı kavisli, toprak bir yol. İktisat için Altuğ’dan benzer şeyleri duymuştum. Bir de yazı rica ettim. Bölüm var, bölüm var diye güzel güzel anlattı.

Ve bu arkadaşlar üniversitelerine yerleşiyorlar. Fakat ondan sonra derslere girmemeye başlıyorlar. Niye böyle oluyor biz hocalar çok merak ediyoruz. Pınar bir anket yaptı. Ardından da sonuçları yorumladı.

Malum akademisyen olmanın yolu yüksek lisans yapmaktan geçiyor. Daha fazla neden isterseniz Pınar beş tanesini yazdı. Ben de yüksek lisans yapma kararı veren arkadaşların kafalarında olabilecek bazı soruları yanıtladım. Yüksek lisans yapmaya karar verenlerin önemli bir kısmı dışarda çalışmayı planlıyor. Okuldu, işti derken bir koltuğa iki karpuz sığdırmaya çalışıyorlar. Maalesef sığmıyor

Üniversite, yüksek lisans ve doktora. Sıra iş bulmada. Ülkedekiler tecrübe edinmek için yurt dışına çıkmayı planlarken, oradakiler dönüp dönmeme konusunda kararsızlar. Zor karar. Bizim süreci yazmaya çalıştım. Pınar ise Türkiye’deki bölümlerle ilgili bir rehber hazırladı. Burada sizleri bekleyen birkaç sürpriz olabilir. Onları da akılda tutmalı. Yine de kararınız kesinse mücadeleye hoş gelirsiniz. Bu arada yurt içinde ya da yurt dışındaki üniversitelere başvururken dosya hazırlamanız gerekecek. Gözünüzde büyütmeyin; iyi bir dosya hazırlamak hiç de zor değil.

Diyelim ki meslektaş olduk. Ondan sonra nefesini idareli kullanmak fena bir fikir olmayabilir. Neticede akademisyenlik 100 metre koşusu değil; basbayağı upuzun bir maraton. Tırmanacak daha çok yokuş var. Okunacak daha çok Bol Bilim yazısı da yolda.

2016’da görüşürüz.

Bol Bilim bir yaşında” üzerine bir yorum

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.