Denetimin Hikayesi: Yazdıklarımıza bizden sonra neler oluyor?

Akademisyenliğin birçok zamanı, proje hazırlamak, makale yazmak ile geçiyor. Tamamlayıp gideceği yere gönderdikten sonra, ummalı bir bekleyiş başlıyor. Eğer bir konferansa bildiri gönderdiyseniz, genelde sonuçların ne zaman açıklanacağı belli olduğu için o zamana kadar “rahatsınız”. Bir dergiye makale gönderdiyseniz, bazen aylar, bazen yıllar süren bir bekleyiş. Peki, biz yazdıklarımızı gidecekleri yere gönderdikten sonra arkada neler … Okumaya devam et Denetimin Hikayesi: Yazdıklarımıza bizden sonra neler oluyor?

İnekler, bilgisayarcılar ve tekrar edilebilir araştırma (Türkçe)

Epey bir süre önce verdiğim sözü tuttum ve bugün katılacağım kolokyumu da bahane ederek konuşmamı Türkçe'ye çevirdim. Sunum dosyasını şu adresten indirebilirsiniz.

Bundan makale olur mu?

Son zamanlarda içinde bulunduğum bir çok ortamda bana bu soruluyor (tabii Boğaziçi'nde ne oluyor sorusundan sonra!). Konuştuğum kişi, işinde ya da bir ders kapsamında, belirli bir proje yapmış. Biraz üzerinde düşündükçe, bunun aslında güzel bir fikir olduğuna ve etrafta gördüklerinden daha iyi olduğuna kanaat getirmiş. Şimdi de merak ediyor: Bundan bir makale olur mu? Bunu … Okumaya devam et Bundan makale olur mu?

Akademik kariyeriniz kaç karış?

Akademisyen olmayı ilk düşündüğüm yıllarda, sevdiğim bir hocam bana, “Mutlaka akademisyen ol. Sabahtan derslerini verirsin, saat 2'de eve döner, ev işlerini halledersin” demişti. Sanırım, ev işlerini halletmenin kadınların yükümlülüğü olduğu zamanlardı. Akademisyenlerin yükümlülüğünün ise sadece ders vermek olduğu zamanlar... Oysa şimdi, araştırma yapmak, araştırma sonuçlarından yayın çıkarmak, ve bunların başkaları tarafında görülmesini sağlamak akademik kariyerin … Okumaya devam et Akademik kariyeriniz kaç karış?

Her şey detaylarda gizli…

İnsan bir araştırma yaparken, yaptığı işle ilgili birçok bilgiyi aklında tutuyor. Birisi sorsa, pat pat söyleyebilir halde: - Alfayı neden 0.2 almıştım? - Çokça sayı denemiştim; en iyisi buydu. - Peki beta neden 0.8? - Çünkü 1'e yakın olsun ama çok da yakın olmasın demiştim---aklıma ilk o gelmişti. - Benzetimleri kaç kere tekrarlamıştım? - Önce … Okumaya devam et Her şey detaylarda gizli…

İç ses, dış ses

Raporlar, hakemler ve cevaplar üçlemesinin son yazısı. İlk yazıda hakem raporu yazmaktan bahsetmiştim. İkinci yazıda Pınar, hakemlerden gelen raporları nasıl göğüslediğini anlatıyordu. Bu yazı ise, istenen düzeltmeleri yaptıktan sonra hakeme yazılacak cevap üzerine. Normal şartlarda bir cevap mektubu yazmak çok zor olmasa gerek. Fakat bu mektup biraz farklı; daha doğrusu çok kıvrımlı. Biraz hakeme hak verdiğiniz, az biraz dirsek … Okumaya devam et İç ses, dış ses

Ben makalelerin kabul edilebilme ihtimalini sevdim!

Bir makaleyi toplayıp, bir dergiye gönderdikten sonra, makalenin değerlendirme süreci başlıyor. Bu süreç dergisine ve alanına göre değişir ama genelde şu şekilde işliyor. - Makaleyi dergi tarafında, derginin editörü karşılıyor. Makaleyi bazen dikkatli okuyarak, bazen kabaca bakarak, makaleyle ilgili iki şeye karar veriyor. 1) Bu makale bu dergi için uygun mu? 2) Bu makale, bu … Okumaya devam et Ben makalelerin kabul edilebilme ihtimalini sevdim!

İyi hakem, kötü hakem

İtiraf edeyim; ben bu hakemlik işine biraz mesafeliyim. Hayır, bilimsel bir çalışmanın sıkı bir değerlendirme sürecinden geçmesi gerektiğini biliyorum. Yine de onca zamanımı verdiğim makaleye hakemlerin insafsız eleştirileri gelince moralim bozuluyor. Oysa yıllar içinde envaiçeşit ret almış biri olarak bağışıklık kazandığımı sanıyordum. Heyhat! Her hakem de izansız değil tabii. Kötüsü varsa, çok çok iyisi de var.  Hatta öylesi var … Okumaya devam et İyi hakem, kötü hakem

İsim sırasının lafı olur

Birkaç kişi makale yazdınız. Peki ya isim sırası nasıl olacak? Nazik konu. Bir yandan profesyonelce yaklaşmak istersin; bir yandan işin içine arkadaşlık girer. Ya da bilemedin, hoca-öğrenci, doçent-profesör gibi kıdem mevzusu ortaya gelir. Kim daha çok katkı yaptı diye baksan, bu işin terazisi yok ki ölçesin. Diyorum ya nazik konu. Madem eş yazarlardan bahsediyoruz. Bu haftaki … Okumaya devam et İsim sırasının lafı olur

Kısa yazmak için uzun zaman

“I didn't have time to write a short letter, so I wrote a long one instead.” Mark Twain‡ İki haraketle dünyaları anlatan, şakanın bile eşeğini icat etmiş bir ulusuz biz. Fakat iş yazmaya gelince durum birden değişiyor. Yazanın içinden bir Proust çıkıveriyor. Cümle bir başlıyor, bir paragraftan aşağı bitmiyor. Ağdalı mı ağdalı, ciddi mi ciddi … Okumaya devam et Kısa yazmak için uzun zaman