Şanslıyım çünkü akademik hayatım boyunca konularında uzman, çok iyi araştırmacılar ile çalıştım. Bir de üstüne harika öğrencilerim oldu; kısa zamanda beni geçtiler. Hepsinden çok şey öğrendim.
Bir grupla çalışmanın pek çok avantajı var. En basitinden işler bölüşülüyor. Herkes kendi uzmanlığını kattığı için farklı alanlara hızla giriş yapma şansı artıyor. Bu sayede kapsamlı araştırma projelerine başvurmanın da önü açılıyor. Hiçbir şey olmasa bile, zorlu bir problemle boğuşurken yaptıklarını anlatacağın bir yoldaşın yanında olması güzel. Ayrıca dünyada dev araştırma grupları olduğunu unutmamalı. Kişisel çabalar ile o gruplarla baş etmek her geçen yıl güçleşiyor.
İyi ama insan doktorasını yeni aldığında pek fazla seçeneği olmuyor. Köklü üniversitelerimizde araştırma grupları var tabii. Onlara katılmak bir seçenek. Ancak bunların sayısı az. Kaldı ki bizim akademide birlikte çalışma kültürü pek fazla gelişmemiş. Anlı şanlı laboratuvarlarda bile işler katı bir emir-komuta zinciri ile yürüyor.Baksanıza doçentlik sınavına başvurmak için bile tek yazarlı (ya da öğrencinle) makale yazman gerekiyor. Bunların yanında bir de Türkiye’deki pek çok üniversitenin henüz emekleme döneminde olduğu gerçeği var. Oralarda üç-beş kişi ile koca bölümler yürütülüyor; hangi araştırma grubu?!
Yine de birkaç seçenek yazabilirim. Öncelikle yeni bölümlerdeki öğretim üyelerinin önemli bir kısmı genç arkadaşlardan oluşuyor. Henüz çalışma konuları çok kemikleşmemiş olduğu için diğerleri ile çalışmaya bir nebze daha açık oluyorlar. Hatta bu insanların aynı üniversitede olmaları da şart değil. Ben Sabancı Üniversitesi’nde çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra İstanbul’un belli başlı üniversitelerindeki yardımcı doçent arkadaşlara ulaştım. İki haftada bir akşam toplanıp, birbirimize çalışma konularımızı anlattık. Doğruya doğru; kalabalık başladık, zaman içinde sayımız azaldı. Ancak çekirdek kadrodaki insanlardan bazıları birlikte makaleler yazdılar, projelere girdiler. Kısacası kalan sağlar ile kaynaştık, irili ufaklı gruplar oluşturduk.
İstanbul gibi şehirlerde ulaşım başa bela. Buluşmak trafikte saatler geçirmeyi göze almak demek. Ancak artık fiziksel olarak insanların bir araya gelmesine gerek yok. Tele-konferans teknolojisi iyice gelişti; gelişmeye de devam ediyor. Bu toplantılar kolaylıkla internet üzerinden de yapılabilir. Bu nokta özellikle görece daha küçük şehirlerde yer alan ve yakın çevresinde başka üniversite olmayan bölümler için daha da önemli.
Bir diğer seçenek de öğrencileri örgütlemek. Eğer çalıştığınız bölümde yüksek lisans ve doktora öğrencileri varsa, onları bir araya getirmeyi düşünebilirsiniz. Hatta yetenekli son sınıf lisans öğrencileri de katılabilirler. Mesela bir okuma grubu kurulabilir. Ben zamanında denedim. Bu sayede hem yeni bir konu ortaklaşa öğreniliyor, hem de birlikte tartışma kültürü gelişiyor. Oldukça iyi bir başlangıç…
Zaten iş bir yerden başlamakta, sonrası kendiliğinden geliyor.
Geri bildirim: Bol Bilim bir yaşında | BOL BİLİM