Sahne tozu

“Makale yazmak iyi de, sunuş yapmak kötü.”

İlker, 2005

Şu aşağıdaki sayfa 2005 yılında yaptığım sunumdan. Ki bu yine iyi; aynı sunumda ne sayfalar vardı görseniz şaşarsınız. İlk bakışta size çok kötü gelmemiş olabilir. Ancak ben bu sunumu, kendi alanımın önde gelen konferanslarından birinde yaptım. Salondaki herkes konuya hakimdi. Ben yine de inatla hem matematiksel ifadeleri vermişim, hem de yazıyla bir kez daha tekrar etmişim. Doldur sayfaları doldur. Fena.

O zamanlar neler düşündüğümü tahmin ediyorum: “Olur a söyleyeceğimi unutursam bari yazılı olsun. En olmadı okurum.” Okumak mı? Daha fena.

mpec_ncsu

Tamam, yabancı bir dilde sunum yapmak kolay değil. Ancak iyi bir sunum yapmak için de dile çok hakim olmak şart değil (bu kulaklar, ağır aksanıyla İngilizce sunum yapan Fransız çok dinledi). Kaldı ki sunumu çok doldurup, oradan kopya çekmeye çalışmanın iki sakıncası var. Bir, sayfa çok dolu olunca dinleyenler kayboluyorlar. İki, yazılanların hepsini söyleme endişesi konuşanın dikkatini seyirciden uzaklaştırıyor, teklemesine sebep oluyor. Oysa temel fikrin verilmesi, hatta en kritik noktaların renkli yazılması seyircinin dikkatini bir yere toplamayı sağlıyor. Hele onların okuma hızında, bir yandan konuyu toplayan bir anlatım tutturunca işler yolunda gidiyor. Bence dinleyenlere dönerek sunum yapmak son derece önemli.

Unutmayın, yapılan işi en iyi siz biliyorsunuz. Karşınızdakilere karşı önemli bir avantaj bu. Belki dinleyeciler arasında dünyaca ünlü insanlar olabilir. Daha da güzel. Baksanıza sizin konuşmanıza gelmişler. Asıl onlar için yaptığınız işe odaklanmalısınız. Bu arada itiraf edeyim. Ben her seferinde heyecanlanıyorum. Ama az, ama çok. Bu doğal demeyeceğim, aksine gerekli diyeceğim. Biraz adrenalin konsantrasyonu artırıyor.

“Bana konuşmak olsun.”

İlker, 2015

Neyse, on yılda biraz akıllandım. Kendim de şaşıyorum ama sunum yapmayı sever bile oldum. Artık öğrencilerimle iş yapıyoruz. Onlar kısa  sürede beni geçiyorlar. Konuya daha hakim oluyorlar. Sunum hazırlamak, konuyu iyice anlamam için bir fırsat. Üzerine bir de başkalarına anlatınca her şey pekişiyor.

Şu soruyla başlıyorum: Konuşmanın başını dinleyen, arada salya sümük uyuyan, sonlara doğru da kibarlıktan uyanan bir seyirciye ne anlatmalıyım? Hedef kitle onlar. Onları kazanmak gerek. Çünkü baştan sona dinleyip, sürekli not alan süper inekleri zaten isteseniz de kaybedemezsiniz.

Hâl böyle olunca daha sunumun en başında neler anlatacağınızı ve yaptıklarınızın motivasyonunu vermek çok iyi olur. Sunum içeriğini listelemek değil bahsettiğim. Yapılan işin önemini merkeze alarak, bu sunum sonunda dinleyenlerin ne anlamış olarak çıkmalarını istediğinizi düşünün. Nasıl girizgah yapacağınız konusunda bir fikir verecektir.

Sunumun ortasında zaten yaptıklarınızı anlatırsınız. Kapak kısmı hariç, her sayfanın iki dakika süreceğini düşünebilirsiniz.Yani 20 dakikalık bir sunum için 11 sayfa. Gözleriniz faltaşı gibi açıldı mı? O zaman öğrencilerimle artık olağanlaşan süreci anlatayım size.

Ben başlıyorum:

– 20 dakika, 11 sayfa.

– Ama, fakat, nasıl?.. Hocam?

Boyunları bükük gidiyorlar. Sonra, sağolsunlar, 35 sayfalık ilk taslak ile geliyorlar.

– Hayır.

Sonra birlikte 15 civarına çekebileceğimizi konuşuyoruz. Bir sonraki taslak geliyor. O da ne? 35 sayfa 15 sayfaya sığdırılmış. Hemen savunma:

– Hocam, hızlı hızlı anlatır ben yetiştiririm.

Bunu başta yazmıştım. Sayfalar ağzına kadar dolu; konuşmacı da makinalı tüfek gibi anlatıyor. Değil hedef kitle, herkesi sunumda uyutmanın reçetesi. Özetin özeti: Motivasyona ayrılan zamana acıma ve her sayfaya iki dakika civarı bir süre ayır.

Hesapta, kısa yazacaktım bu sefer. Hemen birkaç noktaya daha değinip yazıyı bağlıyorum:

  1. Sunumun sonunda çok soru geliyorsa iyi anlattınız demektir. Kesinlikle aksi değil.
  2. Konuşmayı yapacağınız seyirci kitlesi pek tabii sunum içeriğini belirler. Ancak teknik olsun ya da olmasın ben yukarda yazdıklarımın her durumda işlediğini düşünüyorum.
  3. Sunumun göze hoş gelmesi bonus. Fakat sunumu yanarlı dönerli yapıp asıl işi ucuzlaştırmamak önemli.

– Çok konuştun. Bir de senin hazırladığın sunumu görelim!

Eh, haklısınız. İddialı değilim ama aşağıya iki örnek sunum koydum. İlki bir konferansta yaptığım teknik bir konuşma. İkincisi ise endüstriden gelen insanlar için hazırladığım bir sunum. Eksikleri olsa da kabaca bu yazıdaki derdimi anlatıyorlar

ICOTA – Taipei

icota9

Havayolu Gelir Yönetimi

Algopt_Workshop

Sahne tozu” üzerine 3 yorum

  1. Geri bildirim: Bol Bilim bir yaşında | BOL BİLİM

  2. Geri bildirim: Nasıl Yaptırılır Bu Doktora?* | BOL BİLİM

  3. Geri bildirim: Akademisyen portresi | BOL BİLİM

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.