Akademide olmayan birisi çıkıp da bizim işlere burun kıvırmıyor mu deli oluyorum: “Oh istediğin zaman çalış, istediğin zaman yat. Keyif sizde.” Tamam sabah dokuz-akşam beş bir iş değil bizimkisi. Fakat günü geceye karıştırıp, deli gibi çalışıyoruz bre. Bir de sırıtarak ekliyor: “Zaten mezun oldun mu işin de hazır.” Yuh!
Duyan da akademik pozisyon bolluğu var sanır. Hele iyi bir enstitüde, sağlam bir bölümde iş bakayım dersen seçenekler iyice azalıverir. Hâl böyle olunca işe girene kadar pek çok yere başvurursun. Aylar süren bu süreç ise kabaca şöyle ilerler: Önce bir dosya hazırlarsın. Dosyan beğenilirse görüşmeye çağrılırsın. Görüşme sırasında öğretim üyeleri ve öğrenciler ile tanışırsın. Ayrıca bir sunum yaparsın. Tüm bunların sonunda her şey yolunda giderse ne âlâ; pozisyon senindir.
Üniversite gibi üniversiteler, adayların dosyalarını titizlikle incelerler. Tahmin edileceği üzere bu dosyada giriş yazısı, özgeçmiş ve referans mektupları yer alır. Ayrıca iki yazı daha eklenir. Yazı dediysem daha çok plan gibi. İlkinde araştırma planlarınızı anlatmanız beklenir. Diğerinde ise öğretim planlarınızdan bahsedersiniz.
Araştırma Planı
Nerden geldim, nereye gidiyorum planı. Yıllardır yaptığınız çalışmaları anlatacaksınız. O kolay. Bugün nerede duruyorsunuz, ilerde neler yapmayı planlıyorsunuz. Onları da mutlaka yazmalı. Yani başlangıç için şöyle bir içerik düşünülebilir:
- Geçmiş yıllarda yaptıklarınız. Sizi bugüne getiren fikirleriniz.
- Bugün çalıştığınız konular. Tamamlamak üzere olduğunuz işler.
- Gelecekte peşine düşmek istediğiniz sorular.
Sanırım böyle bir içerik çoğu insanın aklına gelecektir. Fakat birkaç nokta kolayca atlanıyor. Ya da en azından bugüne kadar gördüğüm başvuru dosyalarının çoğunda öyleydi. Az önce kendi başvuruma baktım, ben de aynı noktaları unutmuşum. Neyse… Gözden kaçan noktalar şunlar:
- Araştırma konunuzun kesiştiği diğer çalışma alanlarını listeleyin. Dünyada süre giden araştırma alanlarından hangilerine dokunduğunuzu yazmak iyidir. Özellikle başvurduğunuz yerdeki insanların araştırmaları ile örtüşen, daha önemlisi, onları tamamlayan fikirlerinizi ayrıntısıyla anlatın.
- Daha önce tamamladığınız işlerin tam künyelerini araştırma planında vermeyi ihmal etmeyin. Aksi halde makaleleriniz, projeleriniz ve diğer çalışmalarınız sadece özgeçmişinize sıkışıp kalıyorlar.
- İlerde hazırlamayı planladığınız proje önerilerinden bahsedin. Ancak öyle genel hatlarıyla değil, tafsilatıyla yazın. Yani iyi bir zaman çizelgesi ile destekleyerek ve proje tiplerini belirterek hazırlamanız yerinde olur. Bu noktada bir önceki yazım işe yarayabilir.
- Birlikte çalışma yaptığınız insanlar sizin araştırma ağınız. Onlardan da bahsedin.Unutmayın; başvurduğunuz yerdekiler, sizin ekiplerine neler katacağınızı bilmek isteyeceklerdir. Belki ortak çalışma planları yapabilirsiniz. Karşılıklı ziyaretler düzenlemek de gayet güzel olur.
- Gelecekte yapmayı planladığınız çalışmaları üç kısımda düşünebilirsiniz. Nispeten daha kolay tamamlanacaklar, biraz daha zorlu olanlar, bir de kaf dağının ardındakiler. Biraz uçmaktan zarar gelmez. Fakat güçlükleri de lafı dolandırmadan açıkça vermeli.
Tüm bunları yazarken kendine güvenen, iddialı bir ton iyidir. Tabii kantarın topuzunu da kaçırmamalı: “Sosyal Bilimler’e yeni bir bakış açısı getireceğim,” demek biraz fazla olabilir. Eh, yani.
Öğretim Planı
Eğer sadece araştırma yapılan bir enstitüye başvurmuyorsanız ders vermeniz de gerekecek. Çok iyi vermenizi bekleyecekler bilesiniz. Aramıza hoş geldiniz.
En klasik hatayı baştan yazayım aradan çıksın: Öğretimi ikinci plana atan bir tavır takınmak. Yapmayın. Öğretim planı hazırlamanızı istediklerine göre, sizin afra tafranızla uğraşmayacakları malum. Özgeçmişlerin önemli kısmı sadece araştırma başarıları ile dolu oluyor. Hele yeni mezun adayların öğretim konusunda yazacakları hayli kısıtlı. İyisi mi hangi dersleri vereceğinizi güzelce yazın. Bu esnada şu sorulara cevap aramak faydalı olabilir:
- Başvurduğunuz bölümde hangi dersleri açabilirsiniz? Özellikle müfredatı destekleyen, eksik gördüğünüz konular var mı?
- Vereceğiniz dersler başka bölümlerden öğrencilerin de ilgisini çeker mi? Fakülteye neler katabilirsiniz?
- Son yıllarda öğrencileri derslerde tutmak iyice güçleşti. Katılımı artırmak için fikirleriniz var mı? Daha birkaç gün önce bir arkadaşımla Kahoot! ve i>clicker gibi teknolojilerden bahsettik. Bu tür teknolojileri kullanmayı düşünür müsünüz?
- Araştırma ağırlıklı önerebileceğiniz dersler hangileri? Yüksek lisans öğrencisi çekme planlarınız var mı?
- Yüksek lisans ve doktora öğrencilerine önereceğiniz tez konuları neler? Güçlüklerine göre birkaç konuyu öğrencilere bölüştürebilir misiniz?
- Bitirme projeleri, laboratuvar çalışmaları ya da stajlar konularında aklınıza gelen, yapılmasını önereceğiniz neler var?
Dosyanıza eklediğiniz referans mektupları oldukça önemliler. Kimlerden referans almalısınız sorusuna gelince, birlikte uzun süre çalıştığınız insanlardan ve özellikle doktora hocanızdan referans istemeniz yerinde olur. Onların mektubu eksik olursa başvurunuzu değerlendirenler şüpheye düşeceklerdir.
Birkaç kelam da yapılacak sunumlar konusunda söylemek isterim. Araştırma yaptığınız bir konuda sunum yapacaksanız, sunumun en başına çalışmalarınızın genel çerçevesini çizen bir sayfa ekleyebilirsiniz. Ayrıca yayımlanmış makalelerinizin ya da çalıştığınız projelerin künyelerini ilgili sayfanın altına yazmakta fayda var. Güçlü yönlerinizi tekrar hatırlatmaktan zarar çıkmaz.
Bazı kurumlar bir de örnek ders vermenizi isteyebilirler. Bu genelde 20 dakika kadar sürecek bir sunum olacaktır. Tavsiyem oldukça kolay olduğunu düşündüğünüz bir konuyu, bol bol tekrar ederek hazırlayın. Dersin hemen başında, bu dersin sonunda öğrencilerden neleri öğrenmelerini beklediğinizi söylemeyi ihmal etmeyin.
Yahu mülakat aşamasına gelmişsiniz zaten. Endişelenmeyin; kendinize güvenin. Bu işler sizden sorulur. Gösterin onlara.
Geri bildirim: Bol Bilim bir yaşında | BOL BİLİM
Geri bildirim: “Hocam” olamadan Amerika’da hoca olmak | BOL BİLİM
Geri bildirim: Nasıl Yaptırılır Bu Doktora?* | BOL BİLİM