1,5 x hızda dersler

Dersleri çok uzatıyoruz. Yani, bir dönem boyunca bir derse gereğinden fazla zaman veriyoruz. İşte hesap ortada: Bir dersi kabaca 13-14 hafta işliyoruz. Ortalama bir dersin de haftada üç saat olduğunu düşünürseniz, aşağı yukarı 40 saati tek bir derse ayırıyoruz. 40 saat! Biraz da bu nedenle, hoca ayrı, öğrenciler ayrı dersten sıkılıyorlar. Dönemin sonlarına doğru konsantrasyon … Okumaya devam et 1,5 x hızda dersler

Yeni üniversite, yeni bölüm: Nereden başlasam?

Türkiye'de 14 yıl boyunca aynı üniversitede çalıştım. Toy bir öğretim üyesi olarak başladım. Sonra öğrencilerim oldu, dersler verdim, projelere katıldım. Büyüdüm. Ve üniversitede kendime bir yer edindim. Ardından bir rahatlık geldi üzerime. O baş belası konforlu alan ve o alanın cazip hediyesi gevşeme. Belki de bir çeşit özgüven patlaması ya da buralar benden sorulur havası... Bilemiyorum.  … Okumaya devam et Yeni üniversite, yeni bölüm: Nereden başlasam?

“Merhaba, ben burada yeniyim.”

Uzunca bir aradan sonra tekrar bir Bol Bilim yazısının başına oturdum. Değmeyin keyfime. Bazılarınızın zaten haberi vardır. Senenin başında Hollanda'da çalışmaya başladık. Taşınmaydı, yerleşmeydi derken aylar hızla geçti.  Meğer yeni bir çevreye alışmak ne kadar meşakkatli bir işmiş, ne çok zaman alırmış... Sonunda ufak ufak alıştık. Hatta yeni hayatımıza ısınmaya bile başladık. Bu yazıda yeni … Okumaya devam et “Merhaba, ben burada yeniyim.”

Akademisyen portresi

Bugüne kadar akademisyen olarak yaptıklarımız üzerine bir sürü şey yazdık. Daha çok pratik konular: derse girme, makale yazma, sunum hazırlama, proje konusu belirleme ve diğerleri. Bunlar iyi hoş da, bir akademisyen için çizilecek portre sadece bunlardan ibaret değil. Kendime bakınca, hele hele son yıllarda gördüklerimi düşününce, portrenin kalan kısmının hayatımda daha fazla rol oynadığını açıkça … Okumaya devam et Akademisyen portresi

İnekler, bilgisayarcılar ve tekrar edilebilir araştırma (Türkçe)

Epey bir süre önce verdiğim sözü tuttum ve bugün katılacağım kolokyumu da bahane ederek konuşmamı Türkçe'ye çevirdim. Sunum dosyasını şu adresten indirebilirsiniz.

Yürek hoplatan öğrenci değerlendirmeleri

Yıllardır hocalık yapıyorum. İrili ufaklı her türlü sınıfta derse girdim. Yine de her dönemin sonunda öğrenci değerlendirme sonuçları gelince dizlerimin bağı çözülüyor. Öğrencilerin eleştirilerini kendi süzgecimden geçirmeyi zamanla öğrendim. Yani öyle sanıyorum. Ancak ilk başlarda nasıl zorlandığım dün gibi aklımda... "Çok sıkılıyordum. Bence öğrencinin not tutmasını sağlamak için çalışmalar yapılmalı." "Neden insanlara zorla teori verilmeye … Okumaya devam et Yürek hoplatan öğrenci değerlendirmeleri

Kötü sonuçlara övgü

Araştırmanın basbayağı iki yüzü var. Bazen işler tıkırında gidiyor. Sonuçlar istediğimiz gibi çıkıyor. Makale hızla toplanıyor. Derginin hakemleri de makaleyi süründürmeden kabul ediyorlar. Bu araştırmanın bal yüzü. Lezzetli. Bazen de işler ters gidiyor. Hadi ters demeyeyim de, ortaya attığımız soruların cevapları hiç beklediğimiz gibi çıkmıyor. Hipotezler ardı ardına çuvallıyor. Geçmek için çabaladığımız elemanların yanına dahi … Okumaya devam et Kötü sonuçlara övgü

Sen, ben, hepimiz (ve 2017)

Geçtiğimiz sonbaharda Nesin Matematik Köyü'nde ders verdim. Benim için farklı açılardan harika bir tecrübe oldu. Bir kere bildiğim birkaç şeyi başkalarına anlatma fırsatı buldum. Bir yandan da diğer dersleri dinledim. Bir sürü şey öğrendim.Yaklaşık 40 kişiydik; öğrenciler, öğretim üyeleri ve endüstride çalışanlar. Dört günlük bu maraton hepimizi bir araya getirdi. Kaynaştık. Ayrıca elde edilen gelir ile Nesin Matematik Köyü'ne bir katkımız … Okumaya devam et Sen, ben, hepimiz (ve 2017)

Tükenmişlik

Zorlu günlerden geçiyoruz. Hepimizin hayatını etkileyen pek çok şey, kısacık zamanda olup bitiyor. Tezler, makaleler, projeler ise bizi beklemiyorlar. Yığınla iş. Kolay değil. Size iyi bir haberim var: Halimizden en iyi anlayacak insanlardan birinden, İlker Küçükparlak'tan Bol Bilim için bir yazı yazmasını rica ettik. Sağolsun bizi geri çevirmedi ve tane tane anlattı; tükenmişlik nedir, neden olur, nasıl … Okumaya devam et Tükenmişlik

Firmalara danışman, danışmanlara firma

"Bakınız, üniversite-sanayi ilişkisi çok önem..." Çaaat! Terliği televizyona yapıştırdım. Yahu, tamam anladık. Pek önemli, çok önemli, en önemli. Kimse, üniversiteler firmalarla çalışmasın; firmalar sakın üniversitelere danışmasın demiyor ki... Aynı lafları geveleyip durmayın. Tamam, her iki tarafta da birlikte çalışmaya hiç yanaşmayan, hatta haberi bile olmayanlar var. Onlar için bir çıkış, önlerine başarı hikâyeleri koymak olabilir. … Okumaya devam et Firmalara danışman, danışmanlara firma