Yüksek lisans veya doktora yapmakla ilgili çeşitli yazılar yazdık. Neden yapılacağı, nasıl yapılacağı konularından bahsettik. Peki, başladıktan sonra neler oluyor ve tabii neler olmalı? Türkiye'de eğitim daha çok aileler için yapılıyor demiştim bir yazıda. Ama lisansüstü tabii ki öyle değil. Hatta kimi zaman, ailelere rağmen yapılıyor. Onun için artık “yapmış olmak için yapmak” modundan çıkın. … Okumaya devam et Lisansüstü öğrencisine nasihatler*
Lisansüstü
Üniversite var, üniversite var
Bazılarınız zaten biliyor. Ben bir vakıf üniversitesinde çalışıyorum. Pınar da devlet üniversitesinde. Aslında aramızda sıkça konuştuğumuz bir konu olmasına rağmen, üniversiteler arasındaki farkları nasıl olduysa Bol Bilim'de doğrudan hiç yazmamışız. Tuhaf. Kısmet bugüneymiş. Atmosfer, maddi imkanlar ve araştırma olanakları açısından üniversiteleri karşılaştırmak mümkün. Ki ben de o minvalde bir şeyler yazacağım birazdan. Ancak benim gözümde bir üniversiteyi üniversite yapan sadece bunlar değil. … Okumaya devam et Üniversite var, üniversite var
Sabunlamadan, şişirmeden
Her geçen yıl, bir önceki yıla göre daha çok makale yazılıyor. Bizde de, dünyada da durum bu. Şaşırmamak gerek. Bir kere araştırmacıların üzerindeki baskılar arttı. Onun için ufak-büyük demeden her çalışmayı makaleye çevirmek için muazzam bir çaba var. Bu çabanın üzerine bir de kolayca veri toplanmasını ve süratleri gün be gün artan bilgisayarları koyun; resim kendiliğinden tamamlanır. Bol araştırma, … Okumaya devam et Sabunlamadan, şişirmeden
O aradığınız aday benim
Akademide olmayan birisi çıkıp da bizim işlere burun kıvırmıyor mu deli oluyorum: "Oh istediğin zaman çalış, istediğin zaman yat. Keyif sizde." Tamam sabah dokuz-akşam beş bir iş değil bizimkisi. Fakat günü geceye karıştırıp, deli gibi çalışıyoruz bre. Bir de sırıtarak ekliyor: "Zaten mezun oldun mu işin de hazır." Yuh! Duyan da akademik pozisyon bolluğu var sanır. Hele iyi bir … Okumaya devam et O aradığınız aday benim
Projeni yaz, desteği kap
Kapalım tabii. Araştırma projelerini desteklemek için dünya kadar kaynak ayrılmış durumda. Avrupa Birliği fonlarını düşünün mesela. Türkiye payına düşeni tıkır tıkır yatırıyor. Gel gör ki, diğer ülkelere göre bizden yapılan başvuru sayısı çok az. Hadi Avrupa'yı bir anlığına geçelim. Ya TÜBİTAK? Orada da durum istenilen düzeyde değil. Oysa pek çok farklı destek var. Ne duruyoruz hocalar? ... Sabah kalkınca ilk … Okumaya devam et Projeni yaz, desteği kap
Ben makalelerin kabul edilebilme ihtimalini sevdim!
Bir makaleyi toplayıp, bir dergiye gönderdikten sonra, makalenin değerlendirme süreci başlıyor. Bu süreç dergisine ve alanına göre değişir ama genelde şu şekilde işliyor. - Makaleyi dergi tarafında, derginin editörü karşılıyor. Makaleyi bazen dikkatli okuyarak, bazen kabaca bakarak, makaleyle ilgili iki şeye karar veriyor. 1) Bu makale bu dergi için uygun mu? 2) Bu makale, bu … Okumaya devam et Ben makalelerin kabul edilebilme ihtimalini sevdim!
Yüksek Lisans Öğrencisi Gözünden Kongre Macerası
Bu sefer BolBilim sayfasını, Konya'dan Fatma Akın'a bırakıyoruz. Geçen gün tam da ulusal bir kongrenin dönüşünde Pınar Hoca'nın ve öğrencilerinin organize ettiği konferans hakkındaki yazıyı okududum. BolBilim'de bir de yüksek lisans öğrencisi gözünden ulusal bir kongre deneyimini paylaşmak istedim. Ben de yaşam bilimleri dünyasından akademinin içine girmeye çalışan bir yüksek lisans öğrencisiyim. Lisans eğitimimi Moleküler … Okumaya devam et Yüksek Lisans Öğrencisi Gözünden Kongre Macerası
İyi hakem, kötü hakem
İtiraf edeyim; ben bu hakemlik işine biraz mesafeliyim. Hayır, bilimsel bir çalışmanın sıkı bir değerlendirme sürecinden geçmesi gerektiğini biliyorum. Yine de onca zamanımı verdiğim makaleye hakemlerin insafsız eleştirileri gelince moralim bozuluyor. Oysa yıllar içinde envaiçeşit ret almış biri olarak bağışıklık kazandığımı sanıyordum. Heyhat! Her hakem de izansız değil tabii. Kötüsü varsa, çok çok iyisi de var. Hatta öylesi var … Okumaya devam et İyi hakem, kötü hakem
Upuzun kısacık yaz
Yaz... Bir akademisyenin 60 hafta olarak hesapladığı zaman dilimi. Bir ton iş yaza bırakılmıştır. Makalelerin toplanması, yeni bir konu öğrenme, okunacak yüzlerce çalışma, ders notlarının gözden geçirilmesi. Kaba hesapla 75 haftalık iş. Bir de konferanslar var tabii. Her şey dahil inek tatili. Ben de bir konferanstan yeni döndüm. Üç yılda bir yapılan, çalıştığım alanın en önemli … Okumaya devam et Upuzun kısacık yaz
İsim sırasının lafı olur
Birkaç kişi makale yazdınız. Peki ya isim sırası nasıl olacak? Nazik konu. Bir yandan profesyonelce yaklaşmak istersin; bir yandan işin içine arkadaşlık girer. Ya da bilemedin, hoca-öğrenci, doçent-profesör gibi kıdem mevzusu ortaya gelir. Kim daha çok katkı yaptı diye baksan, bu işin terazisi yok ki ölçesin. Diyorum ya nazik konu. Madem eş yazarlardan bahsediyoruz. Bu haftaki … Okumaya devam et İsim sırasının lafı olur