
Resim: Kaynak
Birkaç gün önce Bol Bilim’in Twitter hesabından bir anket yaptık. Anket sonuçları şöyle: Kabaca her üç kişiden ikisi, Türkiye’de araştırması güçlü üniversitelerden birinde çalışmak için yurt dışında doktora yapılması gerektiğini düşünüyor. Açıkçası ben daha çok insanın “Şart” seçeneğini işaretleyeceğini sanıyordum. Şaşırdım.
Ben “Değil” şıkkını seçtim. Seçtim ama yurt dışında okumanın şart olduğunu düşünenleri de sanırım anlıyorum. Zaten zaman içinde bu konuyu pek çok arkadaşla konuştuk. Ortalıkta dönen bazı efsaneleri de biliyorum. Efsane desem de bazılarının doğruluk payı var. Kabul. Ancak bazı söylenenler ya çok eski ya da gerçekten asılsız.
Şart
Eh, kabak gibi ortada. Gerçekten de araştırması güçlü okullarda -hele mühendislik ve doğa bilimleri alanlarında- pek çok akademisyenin doktoraları yurt dışından. Bunun üzerine “tersine beyin göçü teşviği” ve “farklı üniversiteden doktora şartı” ekleyince Türkiye’de doktora yapanlara pek yer kalmıyor. Fakat, ortadaki durumu sadece suya yazılı bu kurallara bağlamak doğru değil.
Bir kere burada yetişen iyi öğrencilerin yurt dışına gitme eğilimleri uzun süredir devam ediyor. Bir de bakanlıklar ve kurumlar kanalıyla devletin yurt dışına gönderdiği arkadaşlar var. Buna karşılık bizdeki üniversitelerin mezun ettikleri doktora öğrencisi sayıları da maalesef henüz yeterli gelmiyor. Hâl böyle olunca herhangi bir bölüm için değerlendirilen adayların sayılarında ister istemez bir dengesizlik oluyor. Bakın daha başvuran arkadaşların yaptıkları yayınların hangi dergilerde basıldığına, çalışmalarının uygunluğuna ve Türkiye kökenli olmayan başvuruların artmasına gelemedim bile.
Öte yandan Türkiye’de verilen doktoralara karşı bir önyargı yok dersem haksızlık etmiş olurum. Hele benden bir önceki nesilde Türkiye’de doktora yapanlara karşı burun kıvıranlar çoktu. Sayıları azaldı azalmasına ama hâlâ varlar. Neyse ki etkileri azalıyor. Bazıları da adayları yaptıklarına göre değerlendirmeyi öğreniyor. İyi haber.
Değil
Hukuk ve tıp fakültelerinin önemli bir kısmı usta-çırak ilişkisine dayanıyor. Haliyle o fakültelere sahip üniversitelerde Türkiye’den doktorası olan arkadaş sayısı az değil. Hoş sadece toplam sayılara bakmak yanıltıcı olabilir. Bazı fakültelerde bu sayı yüksek iken, diğer fakültelerde düşük olabiliyor.
Son yıllardaki durumu anlatmak için sabırsızlanıyorum. Çünkü öyle bir efsane var ki her geçen yıl hızla büyüyor. Oysa aynı hızla asılsız olduğu anlaşılmalıydı. Kesin bir dille söylüyorum: Araştırma konusunda önde giden üniversitelerin tamamında Türkiye’den doktorasını almış insanlar var. Üstelik bu insanların sayısı azalmıyor; aksine artıyor. Sırf son iki yıl içinde, ülkemizdeki çok iyi bölümlerde yer bulmuş arkadaşlar tanıyorum. O pozisyonlara gelmelerinin de tek bir sebebi var: Tüm başvurular arasından sıyrılacak kadar iyiler. O kadar.
Peki, hiç mi yurt dışı tecrübesi aranmıyor? Aranıyor demeyeyim ama artı gözüyle bakılıyor. Özellikle doktora sonrası araştırmasını yurt dışında yapmış arkadaşlar bir adım öne çıkıyorlar. O arkadaşlar bu tecrübeleri sayesinde başka gruplar ile çalışabileceklerini göstermiş oluyorlar. Bu arada altını çizmem gerekir; bir arkadaş yurt dışında doktora yapmış dahi olsa doktora sonrası araştırma yapması birçok bölüm tarafından bekleniyor. Doktora sırasında ve sonrasında yurt dışına gitmekle ilgili kaynakları şu yazının sonunda yazmıştım.
Başa sarıyorum. Çoğunluk haklı. Yurt dışı doktorasına hak ettiğinden fazla değer veriyoruz. Fakat bu değişiyor. Ve bu değişimde Türkiye’de doktorasını tamamlayanların yaptıkları harika işlerin büyük payı var. Bu arkadaşlar sadece bizim iyi üniversitelerimizde yer bulmuyorlar. Son birkaç yılda ABD, İngiltere ve Fransa’da hoca olmuş, Türkiye’den doktoralı arkadaşlar ile tanışma ve çalışma fırsatım oldu. Yavaş yavaş, hep birlikte zincirleri zorluyoruz. Yakında kıracağız.